Loading Now

VivaTech 2025: Orhan’ın Paris Günlüğü

VivaTech 2025’e, daha ilk günden yapay zekanın öncü isimlerinden Yann LeCun ile tanışarak başlamak, etkinliğin geri kalanının ne kadar ilham verici geçeceğinin adeta bir habercisiydi. Rekorları alt üst eden katılımcı sayısıyla bu yıl kapılarını açan VivaTech, Paris’i bir kez daha küresel inovasyonun başkentine çevirdi. On binlerce girişimci, yatırımcı ve teknoloji liderinin akın ettiği bu devasa platformdan geriye, sadece ürün demoları değil, aynı zamanda teknoloji dünyasının geleceğine yön veren stratejik ve politik mesajlar da kaldı. İşte VivaTech 2025’ten benim süzdüğüm en kritik izlenimler.

VivaTech Neydi? Bir Fuardan Çok Daha Fazlası

VivaTech’i bir teknoloji fuarı olarak tanımlamak basit kaçabilir. Burası, en early ve growth aşama startup’ların başta Avrupalı yatırımcılar olmak üzere büyük fonlarla tanışabildiği, yapay zekanın sanatı nasıl dönüştürdüğünün canlı olarak sergilendiği ve sürdürülebilirlik için geliştirilen en son teknolojilerin görücüye çıktığı devasa bir inovasyon merkeziydi. Bu yılki versiyonu, aynı zamanda Avrupa’nın teknoloji arenasındaki yerini yeniden tanımlama arzusunun da sahnesi oldu.

2025’te Öne Çıkan Ana Temalar

Etkinlik boyunca yaptığım gözlemler ve katıldığım oturumlar, teknoloji dünyasının nabzının attığı ana konuları net bir şekilde ortaya koydu:

  1. Avrupa’nın Teknolojik Egemenliği (Tech Sovereignty): Bu yılın belki de en çok konuşulan ve en stratejik teması buydu. Fransız yapay zeka şampiyonu Mistral AI ile Amerikalı çip devi Nvidia arasında duyurulan “tarihi” ortaklık, bu konunun zirve noktasıydı. İki yıl aradan sonra etkinliğe geri dönen Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron‘un bu anlaşmaya verdiği güçlü destek, Avrupa’nın ABD ve Çin merkezli bulut ve yapay zeka sağlayıcılarına bir alternatif yaratma konusundaki kararlılığını gösterdi.
  2. Yapay Zekanın Olgunlaşması: 2025’te yapay zeka, artık “ne yapabildiğiyle” değil, “nasıl yapması gerektiğiyle” gündemdeydi. Sohbetler, teknik yeteneklerin ötesine geçerek etik, regülasyonlar, şeffaflık ve çevresel etki gibi daha derin ve toplumsal konulara evrildi.
  3. Sürdürülebilirlik ve Yeşil Teknoloji (GreenTech): Avrupa’nın bu konudaki kararlılığı, VivaTech’in her köşesinde kendini hissettirdi. Enerji verimliliği, döngüsel ekonomi ve karbonsuzlaştırma üzerine çalışan şirketler, somut projeler ve başarılı iş modelleri ile öne çıktı.
  4. Yükselen İnovasyon Merkezleri: VivaTech, inovasyonun sadece Silikon Vadisi’nde olmadığını bir kez daha kanıtladı. Özellikle Afrikalı girişimcilerin küresel sorunlara nasıl yerel ve yaratıcı iş modelleriyle çözüm bulduklarını sergileyen oturumlar, etkinliğin en ilham verici anlarındandı.

Türkiye’nin Vitrini: Sahadaki Gözlemlerim

“Türk girişimleri uluslararası etkinliklere gidiyor ama ne yapıyorlar?” sorusunun cevabını bulmak, bu yılki VivaTech ziyaretimin ana motivasyonlarından biriydi. Her biri kendi alanında iddialı olan bu ekiplere fuar alanında sürekli birileriyle görüşürken denk geldim. Konuştuğum isimlerin ortak hedefi, Avrupa pazarına girmek veya bu pazardaki varlıklarını büyütmekti.

Bu hedef doğrultusunda somut adımlar atıldığını görmek ise en sevindirici kısımdı. Birçok girişim, etkinlik sırasında büyük firmalarla önemli görüşmeler gerçekleştirip devam toplantıları planlamıştı. Hatta bazıları, doğrudan bu firmaların merak edip stantlarına geldiği başarılı temaslar kurmuştu.

Etkinlikteki en güzel detaylardan biri de şüphesiz Turcorn Lounge idi. Turcorn programındaki girişimler, etkinlikte tanıştıkları önemli iş insanlarını Türk misafirperverliğiyle burada ağırlayarak daha özel görüşmeler yapma imkânı buldu. Bu alan, sadece bir dinlenme noktası değil, aynı zamanda stratejik bir networking merkezi görevi gördü.

Yapay zekadan, mobiliteye, sağlık teknolojilerinden biyoteknolojiye ve lojistiğe kadar geniş bir yelpazede çözümler sunan tüm girişimcilerimizle gurur duydum. Dilerim ki bu tarz etkinliklerde daha fazla Türk girişimci görür, oralarda imzaladıkları anlaşmalarla gururlanır ve biz de WeeklyOne.co olarak bu başarılara birinci gözden şahit olmaya devam ederiz.

Video için tıklayınız.


Kişisel Gözlemlerim ve Çıkardığım Dersler

Bu devasa okyanusta kendi rotamı çizerek edindiğim tecrübeler ve ajandamdan süzülenler şöyle:

  • Radarıma Takılan Startup’lar ve Teknolojiler:
    • Bu yılın yıldızı şüphesiz uygulamalı yapay zeka idi.
    • Mistral AI ve Nvidia ortaklığının gölgesinde, Avrupa merkezli daha küçük ama niş alanlara odaklanmış dil modelleri geliştiren startup’ların yükselişine şahit oldum. Artık mesele en büyük modele sahip olmak değil, belirli bir endüstri (hukuk, finans, mühendislik) için en verimli ve güvenli modeli sunabilmek.
    • İklim teknolojilerinde ise biyoteknoloji çözümleri öne çıktı. Bu, GreenTech’in artık sadece yenilenebilir enerjiden ibaret olmadığının net bir kanıtıydı.
  • İlham Veren Oturumlar ve Konuşmacılar:
    • Etkinliğin başında tanışma fırsatı bulduğum Yann LeCun‘un, yapay zekanın geleceği ve açık kaynak modellerin önemi üzerine yaptığı konuşma, salonun en çok akılda kalan anlarındandı. Büyük teknoloji şirketlerine karşı açık bilimin ve topluluk gücünün altını çizmesi çok değerliydi.
    • Emmanuel Macron‘un Q&A oturumu, bir teknoloji sunumundan çok, Avrupa’nın gelecek vizyonunu anlattığı bir strateji toplantısı gibiydi. Özellikle Avrupa’nın kendi teknoloji şampiyonlarını yaratma ve veri güvenliği konusundaki kararlı duruşu, kıtanın teknolojiye bakış açısını netleştirdi.
    • LVMH gibi teknoloji dışı sektörlerden gelen devlerin üst düzey yöneticilerinin katıldığı panellerde, artık “dijital dönüşüm” kelimesinin yerini yapay zeka entegrasyonu”nun aldığını gördüm. Her sektör, ana iş süreçlerini yapay zeka ile nasıl daha verimli hale getirebileceğinin peşindeydi.
  • Networking’den Çıkan Sonuçlar:
    • Yatırımcılarla yaptığım sohbetlerde ortak bir tema vardı: Özellikle Avrupalı fonlar, net bir gelir modeline, kârlılığa giden yola ve sürdürülebilir bir iş planına sahip girişimlere öncelik veriyor.
    • Kurumsal firmaların startup’lara yaklaşımı değişmiş. Artık sadece potansiyel bir satın alma hedefi olarak değil, çevik bir “inovasyon ortağı” olarak bakıyorlar. Birçok büyük şirket, kendi çözemedikleri spesifik sorunlar için doğrudan startup’larla pilot projeler başlatmak üzere etkinlikteydi.
    • Girişimciler arasındaki en yaygın sohbet konusu ise Avrupa Yapay Zeka Yasası (EU AI Act) gibi regülasyonlara nasıl uyum sağlanacağıydı. Bu durum, regülasyonlara uyumlu teknoloji geliştiren (RegTech) girişimler için yeni bir pazar fırsatı doğurmuş.

Paris’ten Dönüş

VivaTech 2025, sadece bir teknoloji şovu değil, aynı zamanda jeopolitik ve stratejik mesajların verildiği bir platformdu. Paris’ten sadece teknolojik yeniliklerin bilgisiyle değil, aynı zamanda Avrupa’nın teknolojiye artık bir egemenlik meselesi olarak baktığı gerçeğiyle ve Türk girişimciliğinin küresel arenadaki potansiyeline dair inancım tazelenmiş bir şekilde dönmüş bulunuyorum.

Post Comment